Haberler

Senem Hemşirenin Zor Mesaisi

Kamu Hastaneleri 2. Bölge Genel Sekreterliği Dışkapı Çocuk Sağlığı Hastalıkları Hematoloji Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde görevli hemşire Senem Kavalcı’nın fedakârlıklarla örülü acı dolu hayat öyküsü yürekleri parçalıyor. Hastane koridorlarında hayatının en zor mesaisini yapan hemşire Kavalcı, nadir görülen bir hastalık olan “Menkes” (Bakır metabolizması sendromu) hastası olan 2.5 yaşındaki evladının başında “yaşam” nöbeti tutuyor. Evladının başında tuttuğu zor nöbetine katıldığımız Senem hemşirenin öyküsü şöyle:

HER ŞEY BİR BAYRAM GÜNÜ BAŞLADI

Yıllarca çalıştığım klinik nedeniyle zor hastalıklara karşı acılı insanların elinden tuttum, ‘atlatacaksınız’ diye teselli verdim. Ama şimdi onlar benim elimi tutuyor. 4.5 yaşındaki oğluma bir kardeş istedik, Eren doğdu. Her şey yolundaydı. Ta ki bayram sabahına kadar. Bayram günü aniden fenalaştı, nefes alamıyordu, 2015’in yazıydı. Bir süre teşhis konulamadı, sonra nöroloji ‘Menkes sendromu’ dedi. Acı gerçeği öğrendiğimde doktoruma tek soru sordum ‘Çocuğum ölecek mi?’… Oğlum nörolojik ve dünyada tedavisi olmayan ender bir hastalığın pençesindeydi.

DURSUN ZAMAN, GELMESİN 36’NCI AY

Birkaç ay sonra durumu ağırlaştı. Oksijen tüpü ve makineler olmadan yaşayamıyor. Ameliyat oldu. O gün bugündür bu hastane evimiz oldu. Tam 2.5 yıldır onun bir gün, bir saat fazla yaşaması için elimden geleni yaptım. Bu hastaların ömrü üç yılmış… Oğlum 27 aylık. Zamanımız daralıyor. Takvimde 36. ayda kaldım, gelmesin istemiyorum ama zaman hızla akıyor. Çok zor dursun zaman, Allah aşkına o kara 36’ncı ay hiç gelmesin…

BEN HİÇ ANNE OLMADIM

Onu ilk haftalar dışında kucağıma bile alamadım, emziremedim, şu anda ağladığında bağlı olduğu cihazlar nedeniyle sesi bile çıkmıyor. Ben evladını doya doya koklayıp, ağlama sesini alamamış bir anneyim. Hiçbir zaman anne diyemeyecek… Emeklemesini, ilk harflerini duyamadım. Şu anda gözleri de kör oldu, hastalık nedeniyle tüm her şeyi adım adım tükeniyor. Sadece sesimden tanıyor beni.

‘KEŞKE HEMŞİRE OLMASAYDIM’

Hem anne hem de hemşire olmak çok ağır. Oğlum bu hastalığa yakalandığından bu yana hastanede yatıp, kalkıyorum. Ailemiz ikiye bölündü, onları göremiyorum. Bazen keşke hemşire olmasaydım, bildiklerimi bilmez, oğluma neler olacağını, beni bekleyin sonun ne olduğunu bilmezdim. Hemşire olmak bir açıdan işi zorlaştırıyor. Canım yanıyor. Sabah hastaneye geliyorum hemşire olarak mesaim başlıyor. Sonra akşam oğlumun yaşam nöbeti başlıyor. Sabaha kadar başucunda zaman geldi mi, oğlum ölüyor mu diye bekliyorum. Hematoloji Kliniği benim hayatımın geçtiği, oğlumun yaşam mücadelesinin sürdüğü yer. Ne çok isterdim; oğlum iyi olsun, bir gün daha yaşasın. Ben bu klinikte ömür geçirmeye razıyım diyorum ama sonra bencillik ettiğimi düşünüyorum. Çünkü oğlum acı çekiyor. Makinelerle yaşıyor. Geceleri azıcık uykuya daldığım anda da oğlumu kaybettiğim kâbuslarla uyanıyorum. Allah’a dua ediyorum, ‘ne olur şimdi olmasın, biraz daha yaşasın’ diye… Yüreğimde bir ateş sürekli yanıyor, kendimi hazırlamaya çalışıyorum, zamanın daraldığını, vedalaşmam gerektiğini biliyorum ama, onu kaybedeceğim düşüncesine hazırlanamıyorum.

‘MENKES’ NASIL BİR HASTALIK…

Menkes sendromu, bakır ya da saç hastalığı olarak da biliniyor. Nörolojik bir hastalık… Kalıtsal genetik bozukluk olan hastalık ağırlıklı olarak erkeklerde, nadir olarak kızlarda görülüyor. Doğumdan sonraki birkaç ay içinde başlayan hipotoni, hipotermi, beslenme güçlüğü, nöbetler, dismorfik yüz hatları, bilişsel ve motor geriliklerle kendini belli eden hastalıkta hasta, en az 1, en fazla 3 yıl yaşayabiliyor. Dünya üzerinde henüz bir tedavisi yok.

 Kaynak : Sabah.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Başa dön tuşu