Klimakterium ve Menopoz Dönemi
Cinsel olgunluk devresinin sona ermesinden sonra bu döneme geçilir. Bu geçiş, belli belirsiz meydana gelir. Klimakterium dönemi yaklaşık 45 yaş civarında başlar ve menopozdan sonraki belli bir süreyi de içine alarak yaşlılık dönemi kabul edilen 65 yaş sınırına kadar devam eder. Klimakterium (climacterium) Yunanca bir kelime olup merdiven basamağı anlamına gelen “klimkterikoz” kelimesinden türetilmiştir.
Bu dönem, kadın yaşamının üretkenlik (reprodüktif) dönemi ile yaşlılık dönemi arasında yer alan, overdeki morfolojik ve fonksiyonel değişimlere bağlı olarak hormonal dengenin farklılaşması sonucu ortaya çıkan semptomlar ile karakterize bir geçiş dönemidir ve kadın hayatında önemli bir aşamayı tanımlar. Çeşitli fizyolojik, psikolojik ve sosyal değişikliklerin ortaya çıktığı bu dönemde en önemli olay menstruasyonun daimi olarak kesilmesi yani menopozdur.
Klimakterium ve menopoz kelimeleri birbirine karıştırılmaktadır. Klimakterium, cinsel olgunluk döneminden yaşlılık döneminin (senium) başlamasına kadar olan dönem içerisinde kadının son âdetini gördükten sonra yaşlılık dönemine (senium’a) uzanan devredir. Klimakterium’un başlama zamanına kadının evli, bekar, tek eşli (nullipar) veya çok eşli (multipar) oluşunun ve koitusların azlığı veya çokluğunun etkisi yoktur. Eğer klimakterium ile ilgili şikâyetler, kadının erken hayat devresinde başlarsa erken klimakterium; daha geç (55-60) yaşlarında başlarsa geç klimakterium denir. Klimakterium ile başlayan ovarial folliküllerdeki azalma ile beraber östrojen üretimi düşer. Ovarial folliküllerin tamamen tükenmesi ile östrojen salgılanması durur ve overlerde atrofi görülür. Sonuçta üreme siklusu ortadan kalkar ve menopoz ortaya çıkar.
Menopoz sözcüğü, Yunanca mens (ay) ve pause (durmak) sözcüklerinden türetilmiĢtir. WHO menopozu, overlerin foliküler aktivitelerini yitirmeleri sonucu menstruasyonun kalıcı sonlanımı olarak tanımlanmıştır. Dünya genelinde eski çağlardan bu yana menopozun başlama yaşının ırksal özelliklerle ve çevresel faktörlerle değişmediği kabul edilmekte ve 45-55 yaş olarak bildirilmektedir. Buna karşılık ülkemizde yapılan çalışmalar, Türk kadının da menopoz başlangıç yaşının 46-48 arasında bulunduğunu göstermektedir.
Klimakterium dönemi WHO’nun sınıflamasına göre başlıca üç bölümde incelenir:
- Premenopoz: İlk semptomların görüldüğü klimakterium, başlangıçtan menopoza kadar geçen süredir. Bu dönemde, ovariumlar artık eski çalışma gücünü yavaş yavaş Menstruel siklus düzeni kaybolur ve fertilite şansı düşer. Düzensiz sikluslar birkaç ay veya birkaç yıl sürebilir.
- Menopoz: En son âdet kanamasının görülmesidir.
- Postmenopoz: Menopozdan yaşlılık dönemine kadar geçen süredir. Bu da ortalama olarak menopozdan sonraki 6-8 yıllık süreyi Bir kadının postmenopozda olabilmesi için 12 aylık amenore periyodunu tamamlamış olması gerekir. Bu dönemde artık vejetatif ve pisişik bozukluklar ortadan kalkar. Yaşlılığa bağlı olarak organik hastalıklar görülür.
Menopoz, başlangıç yaşı ve biçimi bakımından üç değişik bölümde incelenebilir:
- Natürel (Doğal) Menopoz: Folliküllerin tükenmesi ile ortaya çıkan fizyolojik
- Erken Menopoz: Doğal menopoza girme yaşı 40 yaĢın altında ise bu duruma “erken menopoz” ya da “prematür over yetmezliği” Doğal menopozlu kadınların da % l-4 kadarını oluşturur. Erken menopozun etiyolojisi hakkında henüz kesin bir sonuca varılmamakla birlikte genetik olarak X kromozomundaki değişimler sorumlu tutulmaktadır.
Erken menopoz; idiyopatik (sebebi belli olmayan nedenler), otoimmun hastalıklar, radyasyon ve kemoterapi, enfeksiyonlar, çevresel faktörler, kürtaj ve düşükler, sık gebelik, uzun süre emzirme, ciddi şişmanlık, hipotroidizm, ooferektomi gibi çeşitli nedenlerle oluşabilir. İdiyopatik nedenler en sık görülenidir.
- Cerrahi Menopoz: Bazı operasyonlar normal zamandan önce menopoza girişe neden olur veya yaşı ne olursa olsun âdet görmekte olan bir kadının overleri herhangi bir nedenle çıkarılırsa bu durumda “cerrahi menopoz” olgusu ortaya çıkar. Ayrıca radyasyon tedavileri sırasında over fonksiyonları kalıcı bir şekilde Kanser kemoterapisi uygulamalarında meydana gelen fonksiyon kayıpları ise geri dönüşümlüdür.